17 Eylül 2009

ben bana kavuşunca

beni özleyin derken 5 gün boyunca bloggerdan uzak kalacağımı düşünmemiştim. bilmiyorum beni özleyen oldu mu ama ben buraları cidden özlemiştim.
hayatım şimdilik kimseye anlatmadığım ve çok uzun zamandır yaşamadığım yeni bir heyecanla titrerken, ben tutunamayanlara başlayıp kendisine aşık oldum, karakterimiz selim'e de aşık olmaya giden çok büyük bir sempati duydum. bu kadar zaman kitap okumamışken başlangıcı tutunamayanlarla yapmış olmak beni hala hafif korkutsa da, kitabı normale göre uzun bir sürede bitirmem mümkünse de, evet sonunda özlediğim bana kavuştum sanıyorum. bunu anlamamı sağlayan bir durum da dün içimden derin bir "yazmalıyım!!" talebinin gelmesi. her ne kadar kendisini geri çevirsem de sonuçta bu da bir adımdı benim için.
bugünlük bu kadar olsun on dakikaya tamamen hazırlanıp çıkmalıyım.

11 Eylül 2009

günler günleri kovalarken; (2)

çalışıyorum, çalışıyorum. bunu bu kadar sistemli yapacağımı ve böyle çabuk ayak uyduracağımı düşünmemiştim, güzel bir duygu.

derslerim öğlenden akşama kadar bütün günümü yiyip bitiyor. gördüğüm insanların yüzü hemen hemen dersanedekilerle sınırlı. bi yandan iyi bi yandan kötü bi durum.

erkeklerin pek çoğunun genel özelliği, saçma sapan şeyler yapmak, bunu sonra farketmek. ve kendileri farkettiği için artık her şeyin telafi edilebileceğine inanmaları. öyle olmuyor canlar, cidden olmuyor.

tesadüfler hayatı büyük bir oranda işgal edebiliyor zaman zaman, valla.

sanki yıllardan beri elime kitap almıyorum ve asırlardır adam akıllı bir şeyler yazmıyorum gibi geliyor. boşluk hissinin sebebi burda aslında. bense "bu his neden var?" diye başka yerleri didikleyip duruyorum.

bugünlerin teknolojik gelişmesi aniden ipod almak oldu. bir sınavda iyi bişeyler yapmak ve biraz çalışmak sayesinde bunu başardığımı düşünüyorum. eh hayırlısı.

her genç, bir termos bardak edinmeli. tavsiye ediyorum. çantada istediği kadar dönsün bir şey olmuyor, 2 saat sonra bile sıcak. evet yapın bunu millet. hele bu sene çok lazım.

hayatım bu çerçevede dönüyor anlayacağınız. şimdi kalkıp elektrikten ödev olan yüzlerce teste kaldığım yerden devam etmeliyim.
özleyin beni.

8 Eylül 2009

anneeee

"kesin çenenizi
yiyin yemeğinizi." diye bir cümle kurdum. içimde bir yerlerde annemden bir tane var ve arada bir kafasını çıkarıyor galiba. kötü, çok kötü.

6 Eylül 2009

günler günleri kovalarken;

artık dersaneye tam olarak alıştım sanırım. 4' ü sözel olan 7 saat dersten bile o kadar yorgun değilim. ve bu güzel birşey.

ford fiesta reklamlarında arabanın rengi muhteşem. öyle bir elbisem, atkım, şapkam olsun istedim deli gibi.


bir insanın adı nazımsa kesinlikle muhteşemdir. tanışılmalı, kaynaşılmadır. dünyanın en iyi fizikçisi, en iyi abisinin adı nazım.

son yaşananlardan sonra çok tutuşsam da bu durum etkisini sürdüremiyor. zaten böyle de olmalı sanırım. verdiğim tepki de, artık bu kadar az etkilemesi de insan olmamla alakalı çünkü.

4 Eylül 2009

hem hafif hem ağır

fonksiyon, noktanın analitiği derken ödevleri yapmaya, hatta hafiften fazladan çalışmaya bile başladım artık. hatta bir kaç gündür yüzüm her zamanki fazla gülen halini almış, keyifli günler geçirmeye başlamıştım. normal bir hayat yaşıyorum denebilirdi.

dünden sonraysa şu an nerde, ne durumda olduğumu hiç mi hiç bilmiyorum. aynı anda tarif edilemeyecek kadar huzurlu ve bir o kadar huzursuz olmayalı aylar geçmişti. ince bir titreyişe kapılmanın ne demek olduğunu da unutmuştum.

peki ne oldu? o kadar zamandır bastırdıklarımın altından ne çıkacağını bilemedim. sadece kendimi kandırışımın yüzüme böyle güzel vurulması ve şimdi yine gardımın düşmesi.

bana feridun düzağaç'ı, 1980'i, sigarayı ve çayı bırakın yeter. gerçekten inanıyorum, normal görünümlü bir hayat yaşamaya devam edebilirim.

3 Eylül 2009

ben bugün;

hakikaten şaşkınım.
şaşkınlığın sebebi yüzünden mutluyum.
mutlu olduğum için kendimi çok saçma buluyorum.
bu kadar saçma olduğum için neden yapılacağını bilmediğim bir buluşmaya hazırlanıyorum. aslında nedeni düşünülürse bulunabilir ama amacını anlamak hakikaten imkansız gibi geliyor.
hazırlandığım buluşma aslında çok yanlış olabilir. ama bunu hiç düşünmüyorum bile. rahatsız olmamak için düşünmüyorum. ya da belki de düşününce rahatsız olmayacağımdan aklıma bile gelmiyor bu durum.
ve merak ediyorum acaba nasıl olacağım bugünden sonra. daha hafif, daha ağır, daha rahat, daha berbat... hangisi var önümde?
ama soruları ve sonları düşünmezsem gerçekten mutluyum.