30 Haziran 2010

sorular ve sorular

3.20' de uyuyor olmam mı iyiydi yoksa uyanık olmam mı? bu cevabını asla öğrenemeyeceğim bir soru.

bencillik

ben "bunu yapamadım." dediğimde lütfen, "tamam senin yapamamana sebebim ama ben de yapmadım." demeyin bana. bu hiç bir şeyi daha iyi yapmayacak çünkü.

şansıma;

sonraki blog' a tıklaya tıklaya bir sürü güzel blog keşfetmenin mutluluğunu yaşıyorum şu sıralarda.

balo sonrası notlar

bu yazı dilaraya yazdığım özet mesajı ve kaana yazdığım yakınmanın çok da ilerisinde olmayacak büyük ihtimalle, bir adım ileri giderim umuduyla yazıyorum.
her şey hayal etmekte bitiyormuş. ve bu gece hayal ettiğimin çok dışında gelişti. işte bu yüzden belki de çok güzel olduğu halde gerektiği tadı vermiyor. "ağzımda hep tadı var, üzüm gibi paslı bitince geçmez."
ve aylardır sabrediyordum, haklı olduğumu görmek için. bunun için fazla bedel ödemiş çok fazla şey kaybetmiştim sonunda duymam gerekeni duydum. "ve bazen gerektiği kadar değer vermiyorum insanlara."
bir de bir dans... belki sadece söz verdiğimiz için gerçekleşen o dans. "hiç" kelimesini aradan kaldıran ama sadece bununla yetinen dans. benim korkularım mı yoksa senin doğru seçimlerin miydi onu bitiren? ve biliyoruz ki hiç bir anlamı yok bunları konuşmanın. ama' larım ve belki' lerim o kadar çok çoğaldılar ki, kuracağım tek bir cümlede binlerce ama yazabilirim ve başka bir ama tutuyor şimdi kolumdan.
ve o veda. bütün gecedir o hayali görmemişken üç gündür onu merak ediyorken üç gündür kaan' ı merak ediyorken yapılan o veda. tam olarak hatırlayamadığım o cümlede şimdi içimi kemiren bir şeyler var. ve hayır kaan' a aşık olduğum falan yok. "belki" de o yüzden bu kadar önemli olanlar. ve evet kaan' la baloda tek bir dans bile yoktu.
ve bütün bunlara rağmen dans ettim. bu "vuuu" kızlarının danslarından mıydı emin değilim. sadece, evet uzun zaman sonra eğlendim. uzun zaman sonra gerçekten güzel hissettim. belki kimse görmedi fark etmedi ama ben fark ettim. ve buna ihtiyacım vardı. gerçekleşmeyen o hayallere ihtiyacım olduğu gibi.

28 Haziran 2010

belirsizlik

telefonun mesajları silmeye eskilerden değil de yenilerden başlaması canımı yakıyor nedense.
bugün tam olarak birilerine yakınacak ruh halinde olduğumu fark ediyorum ama bana yakınılması öfkemi kontrol etmemi engelliyor. aslında tek sorun eylülde nerede olacağımı bilememem. çünkü nerde olursam mutlu olurum bilmiyorum. bu; alışmak, tanımak sonucu mutlu olmak değil zaten o mutluluk da değil sadece alışmak, bu gerçekten bir yerde bulunacağın için mutlu olmakla ilgili.
kararlar almaya, içimde sakladıklarımı sahiplerine söylemeye ihtiyacım var. ama son zamanlarda bunu yapınca karşılığında duyduklarım sevimli şeyler değildi.
şimdi kalacak mıyım gidecek miyim bilmiyorum ya, sonlar yazıyorum kafamda belki de asla gerçekleşmeyecek sonlar.
















tatil başladı ve ben ilk günü temizlik yaparak geçirdim.

temizlikten kastım elime geçen kağıtları sağa sola fırlatmaktı. aslında direk torbaya doldurabilir böylece belimin ağrımasını engelleyebilirdim ama yine de bunu yapmak rahatlatıcıydı.

sonra an education' u izledim. esas kızın yaptığı aptallıkların aynısını ben de yapardım dedim kendime. düşünsenize biri geliyor ve siz hayatınızı üzerine koyduğunuz her şeyi bir anda elinizin tersiyle itiyorsunuz?

bütün bunlardan sonraysa elbisemi, on santimlik ayakkabılarımı giyip evde bir kaç tur attım. ve yarın baloda bugüne kadar sürdürdüğüm bütün kavgalara ara verme kararı aldım. çünkü tam da yarın ara verirsem belki yeniden başlamam. belki üzerimdeki o kocaman yüklerden bir kısmını atmış olurum.

geri dönüş

aylar sonra sessiz sedasız döndüm.
"biraz daha büyümüş ama hala tam değil."
evet kendimle ilgili fikrimi sorsanız diyebileceğim tek şey bu.
belki çok daha fazlasını söyleyebilirim, arada anlatmadığım ama yaşanmış pek çok şey var. peki tam da şimdi, hakikaten artık her şeyi arkada bırakabilecekken geçmişe dönmek saçma değil mi? ya da tüm defterleri kapatmadan geleceğe dönemem deyip iyice eşelemeli mi geçmişi? her ikisinin de sağlıksız tarafları olduğunu gördükten sonra olduğun ana çakılıp kalıyorsun. işte tam da şu an olduğu gibi. önüme bakmak içinse o lanet sınavın sonucu görmem gerektiğini fark ediyorum. onu beklerken oyalanacak bir şey bulamazsam delirebilirim. ne olacak böyle bilmiyorum ve aylar sonra nefes alır gibi yazıyorum...