15 Eylül 2010

tesadüfi yetenekler silsilesi

güzel bir günün ardından, insanın gelip yazacakları olması kadar güzel başka ne olabilir merak ediyorum?
gecenin bir yarısı söylemiştim, dilara ile kitap ciltleme sanatına el atacağız diye. onun iki oğuz atay' ını ciltlemekle kalmadık bir de sıfırdan defterler yapıp bunları ciltledik. defterlerin biri bana biriyse seyithan' a.
seyithan' ın, bizim muhteşem defterimiz için burası yamuk burası kabarık gibi yorumlar yapması halinde kafasında bir şeyler paralama ihtimalimiz çok yüksek, tahmin edeceğiniz gibi. ancak gördüğü zaman çok mutlu olacağını ve bizi çok seveceğini düşünüyoruz.
bilen bilir, dilara ile her türlü ayrılığa, sona dayanan ve odtü' ye kadar uzanacak olan bir arkadaşlığımız var. ve bunca zamandır beraberken güzel yaptığımız pek çok şey vardı. bugün bunlara bir yenisini daha ekledik. ikimizin de düşüncesi bu işin pek de kolay olmayacağı yönündeydi. ancak içimize kaçan saçma sapan bir enerjiyle dümdüz çizgiler çizdik, mukavvalar kestik, bunları gereken yerlere oturttuk... daha neler neler. anlayacağınız bol tutkallı, maket bıçaklı ve kırmızı bir gündü bu. aşağıdaysa, seçtiğimiz kabın güzelliği flaş sebebiyle görünmez olmuş olsa da , bugünün meyveleri.


sevgili dilara tasarı galaksisinde kitap ciltlemek!' in üstünü de çizebilecek böylelikle.

düşünceler, planlar ve gerçekler


dexter, sırlarını paylaştığı kim varsa öldürdü, izlediğim yere kadar. gerçek olmasa da mecazi anlamda, izleyen kimseyi düşünmeye itmiyor mu bu durum? yoksa çevremizdeki insan sayısını zamanla en aza indirmemizi buna eşleştirecek kadar deli olan bir tek ben miyim?
günün ilerleyen saatlerinde ki 6 saat sonra uyanmam gerekiyor, dilara' yla kitap ciltleme sanatına el atıp, disko topu yapmaya uygun top arayacağız.
bir de bir şeyleri son olduğunu bilerek yapmakla ilgili sorunlarım var. vedalarla dolu günlerde anladığım en önemli şey bu. beklentiler düşük olmalı.
ve evet ben uyumalıyım.

13 Eylül 2010

senaristin zor anları

"hayatın hiç ilerlemeyen diziler gibi. üç ay izleme kaldığın yerden devam edebilirsin." bu durum artık benim de canımı çok fazla sıkıyor.
dilara ile hayatımızdan tamamen çıkmasını, bizden uzakta olmasını, canımızı sıkmamasını istediğimiz insanlara dair bir liste yaptık. ve listemdeki isimlerin üçte ikisiyle yüz yüze bakma ihtimalim var. bu da dizinin ilerlemez taraflarından biri sanırım.
aklı başında olan herhangi biri kafamı başka bir yere çevirmemi öğütleyebilir. ancak bunu ne kadar yapabiliyorum, ne kadar yapabilirim hiç bilmiyorum.

12 Eylül 2010

in treatment

bu görüntüyle başlangıç yapmak yani uzun bir süreden sonra yazıyor olmak ne ruh halime ne de yaşananlara uygun değil. ancak görüntü güzel, kendileri odamda olsa nasıl olur acaba? dediğim şey.
doktor olmamamın içimde kalacak olan tek yanının psikiyatrist olamayacak olmam olduğunu söyledim geçenlerde. in treatment izlemeye başlamamsa bu içte kalmışlığa tuz biber ekti. sadece konuşarak ve sınırlı sayıda mekanla bir dizi çekiyor olmak zor bir karar olsa gerek ancak hastaların ikisinde hissettiğim irvin yalom kokusu dışında bence gayet iyi gidiyor.


ve ilk kez, böyle bir konuda, istediğime şöyle böyle ulaşmak yolunda adım atıp açık öğretimden psikoloji okuma planlarına başladım. eğer üşenmezsem ya da gözüm korkmazsa içine atılacağım bir macera olacak bu.
bir de dizinin beni sarması ve merakım sebebiyle sevgili kaan' ı kendi hayallerime itelemek planı içerisindeyim. başarı ne derece gerçekleşir bilemesem de denemeye değecek bir hamle.

7 Eylül 2010

geriye kalanlardan

yüzüme tebessüm oturtan bir gündü tek kelimeyle.
önce, uzun zaman sonra metincan' la, bir yerden başlayıp yine ordan bitirmeyi yaşadık. sahi biz kütüphanede saat 10' a kadar çalışırdık bir zamanlar. şimdi bağlasalar durmam diyorum gözüm kapalı.
sonra seyithan' la konuşmalar. hayat güzel demesi yüzümü gülümsetiyor. birinin bana bunu demesine ihtiyacım var, bunu düşündüğümü fark etmek için belki de. bir de kendisi ailemi fazlasıyla biliyor ki normalde pek yapmadığım şey bu.
dilara tatile doğru gidiyor. bir hafta boyunca da tatilde olacak. onun bu tatili bana zamanın hızını gösteriyor. daha geçen yıl uzakta bile olsa kopamadığını ve özlediğini yazmıştı. gene özleyecek muhakkak. bu ara ne kadar çok imreniyorum onlara. sahi ben geçen yıldan bu yana nereye gelebildim?
kaan gidecek. gidip gelmek için kartlara başvurması kadar gerçek artık gitmesi. bir de bugün kendisine zaafım olduğunu kabul ettim. ama belki de elime yüzüme bulaştırmadım kısmı çok gerçekçi değildi.

6 Eylül 2010

suskunluk

yazacak bir şeylerim olsun isterdim.

çünkü ne okula kaydolmak ne bölüm hakkında biraz olsun dedikodu yapabiliyor hale gelmek yazılmıyor. günlerdir elle tutulur olarak tek yaptığım bu halbuki.

babayla ilgili de bir şeyler yazmak istiyorum. ama o da fazlaca sarsıcı etkisi sebebiyle öylece bekleyecek ve bekleyecek sanırım.





dün bir süredir izlemek niyetinde olduğum big fish' i izledim. çok hikaye anlattığı için hikaye haline gelmek fikri güzeldi. film güzeldi.



















bir de erken kalkıp elime kitap aldım. puslu kıtalar atlası' nı bitirdim. farklı tarzıyla beklenmedik bir biçimde sardı tek kelimeyle. okumadan ölmediğim için mutluyum.