10 Şubat 2009

Zaferler'im'iz

inat...
öfke...
suskunluk...
bencillik...
tepkisizlik...
unutmak...

canımız yandıkça kazandığımız hisler, öğrendiğimiz eylemler... sonrasında artık yandıkça değil "ya yanarsa" diye hep arkasına gizlendiklerimiz. en son evrede ise inadına ortaya koyduklarımız haline geliyorlar...

yıprandıkça öfkeleniyoruz, öfkelendikçe yıpratıyoruz, yıprattıkça yıpranıyoruz... bu durum öyle bir hale geliyor ki kim neyi ne için yaptığını bilmeden, sadece can yakıyor...

başkasını acıtmaya çalıştıkça kendine çarptığını göremiyor insan. kendi duvarlarına çarptıkça suskunluğa gömülüyor. bekliyor bunu birilerinin farketmesini, gözlerindeki hüznün anlaşılmasını ama nafile... korku, bakışlarımızı aynadaki aksimize sabitliyor... "ben" kelimesine öyle mahkum ediyoruz ki kendimizi 'ben'cilliğimizin boyutlarını farkedemiyoruz bile.

süreç işlemeye devam ediyor, ilaç olduğuna inandığımız zaman geçip gidiyor ve sırf içimiz yanmasın diye kendimizi uzaklaştırıyoruz; sevmekten, değer vermekten... gördüklerimize sadece bakmakla yetiniyor aslında onları hiç görmüyor ve tepkisizleşiyoruz.

ve devam ediyor zaman akmaya. her bir tuşa basmamız sırasında geçip gittiği gibi...

ve unutuyoruz yaşadıklarımızı; kötü günleri unutmak için iyileri de feda ediyoruz.

ve unutuyoruz öncesinde kim olduğumuzu... "sadece yaşıyor olmanın" bize neler kaybettirdiğini unutuyoruz... başlarda çok koyuyor unutuyor olmak... ve an geliyor bunu da unutuyoruz...

kendimizi korumak için kendimiz olmaktan uzaklaşıyoruz...

tebrikler elinizde büyük bir zafer var: bedeli çok ağır olan içi boş bir zafer. kendi içine sönecek olan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder