daha sonrasında nazım hocaya bir paket sakızla erken bir öğretmenler günü kutlaması yaptım. bizi camdan gören dedektif nazım sarp'ın kim olduğunu sorsa da beklediği cevabı alamadı. sonrasında kitapça'da çay içerken kulağımı çekti bir miktar.
bütün bunların dışında fotoğraf makinesi için beni yıllardır bir şekilde oyalayan, bu işi erteleyen babama olan öfkemi artık kontrol edemediğimi hissediyorum. yapacağım tek bir şey var ama onu da takan yok pek fazla.
böyle işte, öyle bir geçer zamanki'nin gözyaşları hala kurumadı bir de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder